Yeniden Çağdaş devlet devrimi

Değerli basın mensupları kıymetli misafirler, ** 2024 yılı itibariyle zorlukları yoğun olarak yaşadığımız ülkemizde, genleriyle oynanmış yıpratılmış Ulus devlet anlayışından uzak yönetimin sonlanması, insanımızın yaşam düzeyini yükseltmek ve İçinde bulunduğumuz..

Yeniden Çağdaş devlet devrimi
Yayınlanma: Güncelleme: 177 views

Değerli basın mensupları kıymetli misafirler, **
2024 yılı itibariyle zorlukları yoğun olarak yaşadığımız ülkemizde, genleriyle oynanmış yıpratılmış Ulus devlet anlayışından uzak yönetimin sonlanması, insanımızın yaşam düzeyini yükseltmek ve İçinde bulunduğumuz kaotik durumdan toplum olarak çıkabilmek adına Yeni bir soluğa yeni bir yönetime yeni bir siyasi oluşma ihtiyaç olduğu çok net bir şekilde görülmekte. Günlük Yaşamımızın içerisinde birçok alanda sıkıntılar yaşıyor olmamız bunun en büyük göstergesi Ata Parti bu ihtiyaçtan doğmuştur ve Partimiz Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulduğu ilk yıllardaki fabrika ayarlarına dönmek üzere bir program oluşturmuştur. Çünkü Türk devrimi karşıtlarının büyüyüp çoğalıp Türkiye’yi ele geçirmeleri Atatürk’ten sonraki sapmalar yüzündendir. Ata partinin hedefi Atatürk devrimlerini bilimin ışığında uygun şekilde yeniden hayata geçirmektir.
Parti tasarlamamız yeniden Türk devrimi başlığı altında oluşturulmuştur.

Yeniden Türk Devrimi,
1. Yeniden Çağdaş devlet devrimi
2. Yeniden Çağdaş Eğitim devrimi
3. Yeniden toplumcu Kalkınma devrimi
4. İleri demokrasi Devrimi
5. Bilgi toplumu devrimi

Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden köklerine dönebilmesi için Türk devlet geleneğine uygun şekli ile bir yapılanma ile en büyük yetkinin kurultaya yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait olmalıdır.
Devletin dini yoktur laiklik tam anlamıyla her alanda uygulanacaktır. Devlet din dağıtırsa din çürür devlet çöker. kadının yeri erkeklerle eşit olacak şekilde iş alanlarından çeşitli kurumların yetkilendirilmelerine kadar her yerde Özellikle de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden başlayarak uygulanacak eşit temsil gerçekleştirilecektir gençler yönetime gelecek ve onların önlerini açacak şekilde yönetimde yer almaları sağlanacaktır.
Sağlık devrimi gerçekleştirilecek sağıltım hizmetleri ücretsiz olacaktır. Hıfzı Sıhha Enstitüsü Sağlık Koruma Kurumu adıyla yeniden hayata geçirilecektir.
Sığınmacı olarak Suriye’den gelen yerleşmecilerin demokratik yollarla yurtlarına dönüşleri sağlanacaktır.
Türk ordusu güçlendirilecektir
Doğayı korumak önceliklerimizdendir. Temiz güç kaynaklarını bilimin gerekliliği ve araştırmaların öngördüğü doğru şekliyle kullanılması desteklenecektir.
Ayrıca geri dönüşüm desteklenecektir. Burada tasarruf amaçlandığı gibi doğayı korumak da hedeflerimizdendir.
En büyük ideallerimizden biri de Atatürk’ün 29 Ekim 1933 senesindenet bir şekilde dile getirdiği Türk birliğini kurmak olacaktır.
Çağdaş üretim teknikleri konusunda eğitimler gerçekleştirerek tarımda, sanayide, teknoloji ve diğer tüm alanlarda daha verimli üretim gerçekleştirerek ekonomik kalkınma sağlanırken, işsizlik ortadan kalkacaktır.
Çağdaş Eğitim devrimi bilimlik çalışmalarla gerçekleştirilecektir.

Malesef son 18- 20 yılda dört kez değiştirilen eğitim programları ve son olarak Türkiye yüz yılı maarif modeli başlığı altında değişitirimesi planlanan eğitim programıyla Türk toplumunu yüz yıl geriye götürecek uygulamalara şiddetle karşı çıkıyoruz. Yeni maarif müfredatı, ” ümmetçi şeriatçı, ideolojiye” göre yazılmış, millilikten uzaklaştırılarak, siyasallaştırılmıştır. Biz bu programı Ulusçu, Akılcı, Bilimci, ATACI ideolojiye göre eleştiriyor ve reddediyoruz.
Türk insanı, yaşadığı dünyanın normları düzeyinde mevcut potansiyelini değerlendirebileceği ve kendini ifade edebileceği katılımcı bir Türkiye’nin özlemini çekmektedir.
Türkiye’nin, stratejik önemi, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, insan gücünün sağlayabileceği kazanımlar itibariyle kendi kendine yetecek temel kaynaklara, yeni çağın imkanlarını kaynaklarıyla bütünleştirerek kullanma gücüne sahiptir.
Fakat bugüne kadar, değil dünya standartlarını yakalamak, mevcut dinamikler dahi yeterince değerlendirilememiştir.
Ekonomide gelinen nokta başta olmak üzere, yanlış yönetimden kaynaklanan birçok etkenin birleşmesiyle toplumsal moral son derece sarsılmıştır.
Bu duruma gelinmesindeki temel neden, mevcut siyasi sistem ve bunu yöneten iradedir.
Türkiye’nin içte ve dışta çizdiği ülke portresi, kökten bir değişimle sarsılacağı mesajını vermektedir. Bu sürecin sağlıklı işletilerek başarıya ulaşması için sorumluluk hisseden herkese büyük görev düşmektedir.
Türk Ulusu, kendisini başta ekonomik, siyasal, kültürel olmak üzere, her alanda geleceğini şekillendirecek bir değişim dönemi yaşamak zorundadır.
Türkiye’nin bugünkü noktaya hangi şartlarda geldiğine baktığımızda, yaşanan tüm sorunların sebebinin siyasi sistemimizden ve yanlış yönetimden kaynaklandığı görülmektedir.

Türk halkının talep ve beklentileri ile bu beklentileri hayata geçirmekle görevli siyasi erk arasında paralellik kalmamıştır. Çözüm üretmekle yükümlü kesimler, asli görevlerini yapmamaktadırlar.
Siyaset, toplumun gündeminden ve beklentilerinden uzaklaşmış, değişime, yenilik ve ilerlemeye kapalı, kendi içinde yaşayan yapı haline gelmiştir.

Türk siyasetçisi, temsil edilene ait hakimiyet ile temsil edene ait yönetim kavramlarını birbirine karıştırmıştır. Günümüz Türkiye’sinin yönetim erki, millet hakimiyeti ve tercihlerini göz ardı etmektedir.
Bu günlerde. Milli kültürümüz, değerlerimiz, düşünce ve hayat tarzımız tehdit ve baskı altında bulunmaktadır.
Güvenlik, Sağlık, Eğitim, Üretim, yeraltı ve yerüstü değerlerimiz, gelir dağılımı ve Adalet gibi temel kamu hizmetlerinin halkımızın
ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu bilinmektedir. Yargı ve denetim layıkıyla uygulanmamaktadır.
Türklerin ve Türkiyenin yaşadığı olumsuzluklara ve gündeme gelmeyen kritik konulara bakacak olursak:
1- Avrupa’daki seçimler milliyetçilerin kazanması ve Avrupadaki Türklerin durumunun ne olacağı,
2- Türkiye’deki göçmenler ve bunlara harcanan paralar
3- Suriye konusu, PKK PYD nın devlet kurma girişimleri
4- kamuda yapılamayan tasarruf
5- yalnızca ülkemizi değil dünyayı da ilgilendiren Anayasa konusu,
6- Doğu Akdeniz ve mavi vatan konusu, Kıbrıs özelinde uygulana baskıcı yanlış politikalar
7- Eğitim müfredatının MEB tarafından STK olarak değerlendirilen ve sözleşme ile tarikatlar ve cemaatler eliyle yürütülmesi girişimleri ve bunun yapacağı tahribat,
8- 1923 de ki Lozan Anlaşması ile Türkiye’ye geçen adaların AKP hükümeti tarafından son 10 yılda Yunanistan’a bırakılması.ve Nato’nun da (ABD) buraları silahlandırması
9- çeteler, Mafya, uyuşturucu cenneti bir ülke haline gelmemiz,
10- Sadat ve illerde kurulu poligonların amaçları
11- tek adam ve TBMM’nin sınırlı yetkileri
12- rezerv alan konusu ile verimli alanlara el konulması
13- deprem ve sonrası getirilmeyen hizmetler
14- Mülakatın kaldırılmaması, işe alımlarda yapılan haksızlıklar
15- Alsancak limanının yabancılara ihale edilmesi ve benzerleri
16- dünya bankasının verdiği kredi ve kredinin %50 sinin mültecilere kullandırılması şartı
17- yandaş diye adlandırılan mütaahhitlere dolar olarak yapılan ödemeler,
18- Ülkenin İthalata mahkum edilmesi, rant kapısı olarak kullanılması, 2002 tarihine kadar hayvancılık ve tarım alanında dünya ülkelerinin önünde olan Türkiyenin düştüğü durum ve sonuç İşsizlik, fakirlik, emeklilerin durumu
19- G7 zirvesi ve sonuçları, Türkiye mülteci alımına devam mı edecek.
20- Tank palet fabrikasının Katar’a verilmesi sonucu bir savaş çıkması halinde askerimize tank, uçak, silah ve mühimmat temin edilmesinde yaşanabilecekler
21- Üniversitelere Suriyeli eğitmenlerin atanması
22- İsrail – Filistin, Rusya – Ukrayna savaşlarının ülkemize faturası.
23- fener patriğine ekümenlik payesi verme girişimleri
ve nice olumsuzluklar
Evet, Türk insanı artık, yenilikçi, çağdaş, halkın tercihlerine karşı duyarlı, dünya ile bütünleşmiş ve değerlerine sahip çıkan, adil bir anlayışın beklentisi içindedir.
Millet ve Hükümetin çelişmediği, ortak düşünce ve eylemlerde buluştuğu; Hükümet yetkisinin hukuk, adalet ve halkın iradesi temellerine dayandığı Türkiye, bu değişim sürecinin sağlıklı işlemesi sonucunda oluşacaktır.
Sonuç olarak Biz sözde Atatürkçülük, soyut Türkçülük, çekingen devrimcilik, Sözde toplumculuk ile Türkiye’nin sorununa çözüm bulunamayacağını biliyoruz Ata’nın ortaya koyduğu Türklük bilinci bilim yolu insana Sevgi doğaya saygı söylemlerinin eyleme dönüştüğü bir anlayışla yola çıkıyoruz Ata Parti ülkemizin içinde sürüklendiği çıkmazlardan kurtararak Türklüğün binlerce yıllık geçmişindeki üstünlüklere ulaşması için Ata’nın ortaya koyduğu Türk devrimini bilinçle benimseyen Çağın gereklerine göre yenileyerek yeniden Türk devrimini gerçekleştirmek üzere kurulduk ve çalışmamızı sürdürüyoruz.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.