İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde AK Parti’den gelen önerge ortalığı karıştırdı. Önergede İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki bazı bürokratlarından eşlerinden kağıt üzerinde boşandığı ve eski eşler üzerinden kurulan şirketler üzerinden doğrudan temin iş..
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde AK Parti’den gelen önerge ortalığı karıştırdı. Önergede İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki bazı bürokratlarından eşlerinden kağıt üzerinde boşandığı ve eski eşler üzerinden kurulan şirketler üzerinden doğrudan temin iş alındığı iddia edilirken Başkan Tugay, “Böyle bir şey varsa Savcılığa suç duyurusunda bulunun” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde AK Parti tarafından getirilen soru önergesi gerginliğe neden oldu.
ÖNERGE ORTALIĞI KARIŞTIRDI
AK Parti Meclis Üyesi Hüsnü Boztepe’nin Temmuz ayı oturumunda ‘Meclis üyelerince verilecek önergeler’ bölümünde verdiği soru önergeleri dikkat çekti. Boztepe CHP’li meclis üyelerine makam odası ve makam aracı verildiği iddialarında bulunurken ayrıca, bürokratlarla ilgili de dikkat çekici iddialarda bulundu.
Boztepe’nin verdiği önergelerde;
1) “Son günlerde mevzuat, usul ve geleneklere aykırı olarak Cumhuriyet Halk Partili kimi Büyükşehir Belediye Meclis Üyelerine belediye ve şirket yerleşkelerinde makam odası, sekreter ve yine belediyemize ve bağlı şirketlerimize ait makam aracı ve makam şoförü tahsis edildiğine dair yoğun şikayetler iletilmektedir.
Hatta CHP’li meclis üyeleri arasında makam odasının büyüklüğü, makam aracının marka ve modeli konusunda tartışmalar çıktığı paylaşılmaktadır.
Bu vesileyle belediye meclisimizin ve İzmir kamuoyunun aydınlatılması şeffaf belediyecilik ilkeleri gereği;
1- Göreve geldiğiniz 6 Nisan 2024 tarihinden bu yana Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, hangi belediye meclis üyelerine hangi gerekçelerle makam odası, sekreter, makam aracı ve makam şoförü tahsis edilmiştir?
Yukarıdaki yazılı soru önergesinin aracılığınızla yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.”
2) “Son günlerde mevzuat, usul ve geleneklere aykırı olarak Cumhuriyet Halk Partili kimi Büyükşehir Belediye Meclis Üyelerine belediye ve şirket yerleşkelerinde makam odası, sekreter ve yine belediyemize ve bağlı şirketlerimize ait makam aracı ve makam şoförü tahsis edildiğine dair yoğun şikayetler iletilmektedir.
Hatta CHP’li meclis üyeleri arasında makam odasının büyüklüğü, makam aracının marka ve modeli konusunda tartışmalar çıktığı paylaşılmaktadır.
Bu vesileyle belediye meclisimizin ve İzmir kamuoyunun aydınlatılması şeffaf belediyecilik ilkeleri gereği;
1- Göreve geldiğiniz 6 Nisan 2024 tarihinden bu yana Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, hangi belediye meclis üyelerine hangi gerekçelerle makam odası, sekreter, makam aracı ve makam şoförü tahsis edilmiştir?
Yukarıdaki yazılı soru önergesinin aracılığınızla yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.”
TUGAY: BURADA SAÇMALANMAYACAK
Bürokrat eşleri ile ilgili önergenin okunması sırasında salonda seslerin yükselmesi sonrası önergeye tepki gösteren Başkan Cemil Tugay, “Siz bu soruyla İzBB’yi böyle saçma sapan şeylerle meşgul etmeyeceksiniz. Böyle bir şey olabilir mi? Bunlar varsa savcılığa suç duyurusunda bulunan. Burası meclis burada saçmalanmayacak”
BOZTEPE:YANLIŞ YAPILDIĞINI BELİRTTİK
Gündem dışı konuşmalarda söz alan Hüsnü Boztepe, “ İzBB’deki kooperatif süreci yargıya taşımıştır. Burada yıllarca çalıştığımız arkadaşlarımızda göz atlına alınmıştır onlara da geçmiş olsun diliyorum. Biz geçmişte defalarca dile getirdik. Yanlış yapıldığını belirttik. İnsanların ne zorluklarla aidatlarını ödedikleri malumunuz. İzBB önünde gelip eylem yapmasınlar, CHP önünde gelip eylem yapmasınlar bunu istemiyoruz dedik. Kooperatifte işin yürümemesi insanların mağdur olması için defalarca konuştuk. Bugün olduğu gibi arkadaşlarımız kıkırdadı, güldü, masalara vurdu. İnşaat çalışmalarına 3 firma davet ediliyor. Şu firmaya iş verilecek deniliyor. Ancak verilmiyor. 15-20 gün önce kurulan firmaya iş ihale ediliyor. Sonra ne oluyor? SGK’ya sunulan sözleşme ile kooperatife teslime edilen sözleşmenin farklı olduğu belirtilmiş. Bu Çiğli’deki kooperatifte oluyor. Firmanın kurucusu belli” diye konuştu.
SEVİL: 2-3 YILDIR ARKADAŞLAR NEREDEYDİ?
AK Parti Meclis Üyesi Burçin Kevser Sevil, “Meclis başında yaşanan görüntüleri kendime de meclise de yakışmayan görüntülerde. Burası 150 yıllık İzBB. Yaşanmasını istemeyeceğim görüntülerin içinde bende yer aldım. Bugün salonun boşluğuna ve durumuna baktığımızda bir şeyleri samimiyetle söylediğimiz, kamunun hakkını samimiyetle savunduğumuzu gösteriyor. Çünkü meclisin başındaki görüntüler neyse bugün yargıya taşınan konularda İzBB’nin adının geçmesi bizler için çok çok üzücü şeyler. Kentsel dönüşüm projelerinin Ege Şehir’e geçmesi ile ilgili bir madde vardı ve onu görüşmüştük. Bu meclise ne kadar bilgi verilmiyorsa geçmişte bugün de aynı şeyi yaşıyoruz. İzBB iradesi sadece Ege Şehir ile yapmak istemişti ancak İZBETON’u işin içinden çıkaramadık. O gün yürütülen süreçle ili önümüzde gelen protokoller baktığımızda eksiklikleri ve yanlışları tekrar söyledik. Bugün inşaat süreci nedir ve ne kadar mağdurun olduğunu tekrara soruyoruz. Bugün yapılan sistem ile yine mağdurların ortaya çıkmayacağını ben taahhüt edemiyorum. Murat Bakan ve Deniz Yücel’in ‘İzBB bu meseleyi çözmeli’ açıklamalarına denk geldim. Bu problem bu dönemin problemi değildi. İzmir’den çıkan milletvekili olan arkadaşlar 2-3 yıldır neredeydi? Bu arkadaşlar vatandaşlar İZBETON’a gittiğinde neredeydi? Birileri tutuklandıktan sonra mı bu işin çözülmesi kanaatini verdiler? İzmir’den çıkmış bir genel başkan yardımcısı birileri tutuklandıktan insanlar mağdur olduktan 2-3 yıl geçtikten sonra kalkıp ‘İzBB bu işi çözmeli’ diyor. Ben bu açıklamaları samimi bulmuyorum” diye konuştu
ÖZUSLU: CEMİL TUGAY’IN DURDURDUĞU YOK
CHP’li Meclis Üyesi Mustafa Özuslu ise kooperatif süreçleri hakkında, “Arkadaşlarımız tutuksuz yargılansa kaçacak mıydı? Tunç Soyer ve Heval Savaş Kaya ve Şenol Aslanoğlu tutuksuz yargılanabilseydi elbette ki mahkeme karşısında haklarını savunurlar ve kendilerine yöneltilen sorulara açık şekilde cevap verirlerdi. Tıpkı Aziz Kocaoğlu başkanımızın yaptığı gibi. Sayın Cumhurbaşkanımız yıllar önce belediye başkanıyken okuduğu şiir yüzünden hüküm giydi, tutuklanmadı gözaltına alınmadı cezası kesinleşince cezaevine girdi ve yattı. CHP’nin tutumu nettir. Kimse yargılanmadan muaf değildir dedi genel başkanımız. Adil ve tutuksuz yargılanma talebi bir haktır. Genel Başkanımızım bu vurguyu açıkça yaptı. Birinci tavrımız bu yargılamaların tutuksuz ve adil yapılması yönündedir. Sayın Özel yerinin mağdurların yanı olduğunu söyledi. 116 kez meclisi yönetmiş biri olarak her arkadaşımızın geçen dönem İZBETON ile ilgili söylediklerini iyi biliyorum. Ancak mahkeme dosyasında olan ve mahkemede konuşulması gereken konuların burada tekrara edilmesini anlamı yok. İnşaatların Cemil Tugay’ın durdurduğu falan yok. Bunlar kayıtlarımda var. Hangi seviyede alındığı ortada” diye konuştu.
KİŞİLİ: ASIL PROVOKATÖR LAL DENİZLİ
AK Parti Meclis Üyesi Dilaver Kişili, “Genel Başkan Yardımcılarınız milletvekilleriniz basın açıklaması yaptı. Kooperatif mesesine baktığımızda 25 yıldır bu şehir yönetememenin başında sonu da CHP. Ben kamu zararın asıl bu dönem oluşacağını düşünüyorum. Çünkü kooperatifler bu dönem durduruldu. Bunu söyleyen eski milletvekilleriniz ve partilileriniz. Yerim dar kelimesinde ben hakaret kullanmadım. Sayın başkan eleştiriye tahammülsüzlüğünü bir kez daha gösterdi. Ben provokatör değilim. Bu mecliste provokatörlükten bahsedeceksek Çeşme Belediye Başkanı Lal Hanım’dan bahsedin. Her meclis buraya gelir provokatörlüğünü yapar, İstanbul’a göz kırpar, genel merkeze göz kırpar ve meclis bitmeden gider” dedi.
YILDIR: ACI ÇEKİYORUZ
AK Partili Kişili’ye yanıt veren Başkan Vekili Zafer Levent Yıldır, “Ortada ciddi bir sorun var. İnsanlar işlerinden oluyorlar. Çok vahim durumdayız aslıda böyle bakınca. Ancak biz bunları yaparken çok büyük bir zorluk vicdani rahatsızlık hissedip üzülüp acı çekiyoruz. Bizim acımız anlamayıp ‘Yerim dar’ gibi konuyu hafifletmesi ise bizi inciten bir şeydir. Başkanımızı bu konuda haklı görmenizi rica ederim” ifadelerini kullandı.
ATMACA: LÜTFEN BİR AN ÖNCE KONUTLARI TAMAMLAYIN
AK Parti Grup Sözcüsü Uğur İnan Atmaca, “Ben bu sistemin bu hale gelmesini anlamıyorum. Kendi finansmanı içinde olan sistemdi. Bu sistem nasıl olurda bu hale gelir… Bunu konuşmalıyız. Aktepe Emrez’de bloklar önünde 11 villa görülüyor. 11 villanın sonradan eklendiğini düşünüyoruz. Ortak alana bu villalar kondurulmuş. İnsanlar depreme dirençli konut sahibi olmaya çalışırken birileri lüks villa yapmaya çalışıyor. Kooperatif el değiştirdikten sonra üye kayıt defterlerinden gördüğüm kadarıyla… 11 villanın biri Aslanoğlu’na, Ankara İl Başkanı ve Şenol Aslanoğlu’nun kayınbiraderine ait. Diğerleri de kooperatif başkanı ve çalışmalarının üzerine. Sonra ne oluyorsa tüm üyelikle devrediliyor. Uzundere 3’üncü etabın bir kısmı 4’üncü etabın tamamının ruhsatının alınmamasının nedeni uygulama planları yapan kişinin devir yapmaması. Çiğli’deki emekçilerin kooperatifi var… Burada işçi kardeşlerimiz üstüne düşeni yapmış. 2021 yılında alınan bir meclis kararı var. Aynı sermaye kararı alınmış. Sonra tahsise dönmüş. Dar gelirli yurttaşlarımız yazıyor. 1 yıl sonra 2022 yılında bir meclis kararı daha alınıyor. Dar gelirli vatandaşların oranı yüzde 55 ile sınırlandırılmış. O günlerde Cumhur İttifakımızın oy çokluğu ile meclisten geçiyor. Şimdi verilen ifadelere baktığımızda herkes birbirini satıyor. Herkes birbirine atıyor. Ancak sonuç itibari ile devletin sürekliliği esastır ilkesi ile baktığımızda burada İzBB sorumludur. Bu işte eliniz değil gövdenizi taşın altına koyarak lütfen bunu bir an önce tamamlayın” dedi.
YILDIZ: 3 YIL ÖNCE MECLİSTE BELGELERLE İLAN EDİLMİŞ GERÇEKLER
Kooperatif süreci hakkında konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız, “Söze başladığınız şekilde duruşunuzu devam ettirmelisiniz. CHP’de şöyle bir hastalık var; Altı temelleri oluyor, bilgiye bakmadan kendi kullandıkları kabul oluyor. AK Parti grubu eleştiriyi ortaya koyduğunda o eleştiri rahatsızlık veriyorsa bir anda başka yöne dönüyorlar. Önce Foça, sonra Çeşme Belediye Başkanı bir meclis üyemize ‘otur yerine’ ‘kapa çeneni’ demeleri… Bir kadın belediye başkanın böyle cümleler kullanmasını doğru bulmuyorum. Seçilmiş iradeye ‘saygı duy’ deyip başka bir seçilmiş iradeye böyle davranmak işte CHP’nin hastalığının son örneği. Ben bireysel olarak Levent Bey ve Barış Karcı’nın bu mecliste olmasını çok arzu ederdim. Biz o dönem Tunç Soyer’e yapılan işlerin ne kadar yanlış olduğunu ifade ettik. Ancak buna rağmen bize ‘dünyanın en iyi kooperatif modeli’ni karalayan insanlar olarak ilan ettiler. O gün o değişiklikleri yapsalardı bugün bu sorun bu hale gelmezlerdi. Tek imza ile yetkisini aşıp imza atanların, üye yolu ile aktarmalı kooperatif kuranların, şirketler kurup o şirketler üzerinden işçi alanların… Bunlar 3 yıl önce meclis sıralarında belgelerle ispat edilmiş gerçekler. Bana gelen bir mesaj var… Diyorlar ya biz CHP’yiz… Baklama kutuları kötü örnek olmaz, insanların mağduriyeti kötü örnek olmaz, Kooperatifler kötü örnek olmaz… Belediye kendi çalışanından parasını almış ev yapmış kötü örnek olmaz… Sayın Cemil Tugay gitmeden bir soru sordu meclise. Bu meclis kimin, bu bütçe kimin parası diye sordu. Özellikle araç ihaleleri, asfalt meselelerinde İzBB’nin teftiş kurulu üzerinden yürüdüğünü biliyoruz. Bahsedilen arkadaşlar şu an İzBB’nin hazırladığı Cemil Bey’in imzası ile hazırlanan teftiş kurulu belgesi ile mi hareket edildi? Samimiyetse samimiyet burada başlar. İZBETON’un ortaya çıkardığı mağduriyet yargıda ilerliyor. Gelin Ege Şehir’in yarattığı mağduriyeti çözelim. Sayın Soyer’e romantik, hayalperest ve samimiyetsiz bir belediye başkanısınız dedim. Son sene kendisinden özür diledim. İZBETON’un başındaki şahsı görevden alın dedim. Büyükşehir Belediyemizin 150 yıllık logosu kullanılarak İzmirli dolandırılmıştır. Bu çözümün bir tarafı olunması gerekir” dedi.
İNANÇ: ALGI YARATIYORSUNUZ!
CHP Grup Başkanvekili Altan İnanç, “Yeteri kadar tartışıldı bazı şeyler. Orman yangınlarını konuşuyoruz. Ormanlarımız yandıktan sonra konuşuyoruz. Ormanlarımızın insan eli ile yandığını biliyoruz ancak tedbirleri sınırlı tutuyoruz. Ormanlarımızın gerçek sahipleri orman köylüleridir. Orman köylülerinin daha aktif hale getirilmesi bir çözüm olabilir. Köylerin tüzel kişiliğini ortadan kaldırmanın orman yangınlarına katkısını da tartışmak lazım. Orman yangınlarının anında tespit edilebilmesi için drone kullanmak ve yangın kuleleri kullanmak lazım. İklim krizi yaşıyoruz su krizi var çevre sorunları had safhada. Ülkemiz dünyada ayrı düşünülemez. İzmir’imiz de ülkemizden farklı düşünülemez. Dünyanın içinde bulunduğu sorunların ülkemize yansımadığını ifade edemeyiz. Ülkemizin de içinde bulunduğu sorunların İzmir’i etkilemediğini söyleyemeyiz. 31 Mart seçimlerinde CHP ülkemiz 12inci partisi olmuştur. CHP’nin başka bir gerçeği daha vardır. Cumhuriyetin kurucu partisidir. CHP’ye bakarken değerlendirirken sadece bu güne bakarak değerlendirmeyin. 100 yıllık Cumhuriyete bakarak değerlendirin. 31 Mart seçimi sonrası gündem değişimini dikkatle izleyin. Yaşadıklarımızı kendi aklınız ve vicdanınız ile değerlendiriniz. Seçimler sonrası CHP’li belediyelerle ilgili devlet yönetenlerin söylemlerine dikkat edin. Silkelediniz mi? Silkelediniz! Seçilmiş belediye başkanlarını tutukladınız mı? Tutukladınız! Hani milli irade diyorsunuz ya… Bu ülkenin en büyük metropolünün belediye başkanını iddianame bile yokken içerde tutuyorsunuz. İzmir’de yaşananlar üzerinden değerlendirmeyi şöyle yapalım; Bir telefonla ya da bir çağrı ile gelip ifade vereceklerini bildiğiniz insanları sabahın köründe evinden çocuklarının yanından götürmeniz doğru değil. Algı yaratıyorsunuz. Biz kimsenin yargılanmamasından yana değiliz. Çağırıp sorgularsınız, suçu varsa cezasını verirsiniz. Ancak algı yaratıyorsunuz. Buna hakkınız yok. İzmir’deki operasyon siyasi operasyondur. Burada amaç sadece kooperatif mağdurlarını mağduriyetlerinin giderilmesi olsaydı başkaca yöntemlerde vardı. Ancak sabaha karşı operasyon algı yaratmak için polis arabalarını sirenleri üzerinden yayılan görüntüler doğru değil. Bu nedenle tutuksuz yargılanma esas alınmalı ve beraat etmeli. Suç varsa cezalarını çekerler. Konu yargıdadır. Umarım adil ve şeffaf bir yargılanma yapılarak beraat edilecektir” diye konuştu.
KARAKÜLÇE: BİR ÇOK SIKINTIYI KONUŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ
CHP’li Meclis Üyesi Selçuk Karakülçe orman yangınları ile ilgili konuşurken, “Bugün orman konusu çokça konuşuldu. Bu hafta içinde İzmir’de yanan alan 26 bin hektar. Biz her yıl yangın çıkacak diye yüreğimiz elimizde bekliyoruz. Bu kadar yangınlarda gerekli dersi alıp yeni yangınların çıkmasına engel olamıyoruz. Tarım Orman Bakanlığı üstüne düşeni vakti ve zamanında yapmamaktadır. Bunlar yapılmış olsa ormanların bu kadar yanıyor olmasını ve yanarken seyrediyor olmayı konuşmayız. İzmir’in ciğerleri yandı. Çeşme’de yangın yanacak eyer kalmayınca bitti. Yazın ortasındayız. Nerelerin yanabileceği konusunda Tarım orman Bakanı gecesini gündüzüne katarak çalışma yapmalı. Ormanların yanması ile birlikte yanan doğada beraberinde gelecek iklim sıkıntıları… Yangınlara engel olmazsa bir çok sıkıntıyı konuşmaya devam edeceğiz. Elinizdeki ormanları koruyamazken altından çıkacak üç beş kuruş için ormanları feda etme lüksümüz yok. Maden yasasını yazanlar ya hiç doğaya çıkmamışlar ya hiç ağaç dikmemiş ve ağacın dibine su vermemişler. Doğamıza sahip çıkmak… Türkiye şu anda dünyanın en kabul gören ilk 3 ülkesinden biri. Madenden para kazanmak yerine elimizde zeytin yağı gibi kıymet varken, turizmi değerlendirmek varken neden başka çareler aramak durumunda kalıyoruz” dedi.
TUGAY: KASIM’A KADAR YAĞMUR BEKLEMİYORUZ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay orman yangınlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede “Hepimizin yakın zamanda yaşadığı ve şehrimizi çok üzen yangınlar malumunuz… 2 orman görevlimizi ve 1 yurttaşımızı kaybettik. Budan dolayı gerçekten çok üzgünüm. Yaşadığımız felaket kent için en büyük felaketlerden biriydi. Bizleri maalesef şehrimizin bir çok yerinde yanmış ağaçlar, doğal alanlar, köyler… Hepimizi üzüntüye boğuyor. Ancak bu vesile ile bizlere ve vatandaşlara önemli görevler düşmektedir. Tüm vatandaşlarımızın bu yangınların çıkmaması ile ilgili dikkat göstermesi gerekiyor. Yaşadığımız dönem açık ve net ki iklim krizinin farklı şekillerle hayatımıza doğrudan zarar veriyor. Sıcaklık rekorları kırılıyor. Yağmursuz kurak günlerin rekorları kuruluyor. Sıcak ve kuru hava ile birlikte kuvvetli rüzgârlarla birlikte en ufacık bir ateş durdurulamaz yangına dönüşebiliyor. Şerhimiz bundan sonraki aylarda ve yıllardadır ağır bir yangın tehdidi altında olmaya devam edecektir. Bu yaraların sarılmasında kaybedilen evlerin yeniden yapılmasında İzmir olarak dayanışma içinde olmalıyız. Bir yandan da bir su krizi yaşıyoruz. İklim krizinin su krizine neden olacağını senelerdir söylüyoruz.. Aşama aşama bu sorunun daha ağır yaşamaya başladık. Önümüzdeki yıllarda bunu daha ağır yaşayacağımız çok açık. Kentimizin yer altı ve yer üstü kaynaklarının neredeyse tamamını kullanıyor durumdayız. Su tüketimimiz önemli ölçüde tarım için kullanılıyor. Oransal olarak düşük miktarlarda kentsel tüketelim var. Ancak ne olursa olsun her birimiz bulunduğumuz alanlarda su israfı ile ilgili de dikkatli olmalıyız. Biz bu sene daha fazla yağmur ummuştuk ancak beklediğimizin çok azı gerçekleşti. Önümüzdeki Kasım ayına kadar yağmur beklemiyoruz” diye konuştu.
Kaynak / Telegram Haber
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.