Aydan YALÇIN İzmir, Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri. Ancak, bu güzel şehir yıllardır su kesintileri, altyapı sorunları, trafik kaosu ve ekonomik zorluklar gibi kronik problemlerle boğuşuyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, geçtiğimiz günlerde Ankara’ya giderek Hazine ve..
Aydan YALÇIN
İzmir, Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri. Ancak, bu güzel şehir yıllardır su kesintileri, altyapı sorunları, trafik kaosu ve ekonomik zorluklar gibi kronik problemlerle boğuşuyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, geçtiğimiz günlerde Ankara’ya giderek Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ile bir araya geldi. Amacı, İzmir’in projeleri için gerekli kredi onaylarını almak ve iş birliği ile kentin sorunlarına çözüm bulmaktı. Ancak, bu girişimler ne yazık ki bazı kesimlerce “AK Parti’ye yakınlaşma” ya da “parti değiştirme” söylentileriyle gölgelendi. Bu eleştiriler, İzmir’in çıkarlarını göz ardı eden haksız bir tartışma yaratıyor.
Cemil Tugay, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde CHP adayı olarak İzmir halkının oylarıyla seçildi. Uzun yıllardır CHP üyesi olan Tugay, partisinin değerlerine bağlılığını defalarca vurguladı: “Kafamıza estiği zaman o partiden bu partiye geçecek insanlar değiliz.” Tugay’ın AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, Milletvekilleri Eyüp Kadir İnan ve Mehmet Kasapoğlu ile birlikte Bakan Şimşek’i ziyaret etmesi, siyasi bir hamle değil, İzmir’in projeleri için hayati bir adımdı. Çünkü belediyenin uluslararası kalkınma bankalarından aldığı krediler, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın onayı olmadan hayata geçemez. Tugay, bu gerçeği şu sözlerle açıklıyor: “Bir belediye başkanı, şehrin sorunlarını çözmek için mevzuat çerçevesinde üst makamlarla çalışmak zorundadır. Bakanlık onayı olmadan projelerimizi yapmamız mümkün mü?”
İzmir, İller Bankası’ndan aldığı ödeneğin %40-50’sinin kesilmesi nedeniyle ciddi ekonomik sıkıntılar yaşıyor. Bu kesintiler, belediyenin altyapı yatırımlarını, toplu taşıma projelerini ve çevre düzenlemelerini hayata geçirmesini zorlaştırıyor. Tugay’ın Ankara’daki temasları, bu mali darboğazı aşmak ve İzmir’e kaynak sağlamak için atılmış cesur bir adım. Eleştirmek yerine, bu çabayı alkışlamalıyız.
Türkiye’de siyaset, yıllardır kutuplaşma girdabında. Tugay, bu kısır döngüyü kırmaya çalışıyor. “Kutuplaşma Türkiye’yi yordu, herkes kaybediyor,” diyen Tugay, İzmir’in sorunlarını çözmek için parti ayrımı yapmadan herkesle diyalog kuruyor. İş birliği için çalışmalar yapıyor. Çeşme’deki su krizi için DSİ ile görüşmesi, Menderes’teki çöp tesisi projesi için Tarım Bakanlığı ile teması ve Hazine Bakanlığı ile kredi görüşmeleri, onun çözüm odaklı yaklaşımını gösteriyor. Ancak, AK Parti’li siyasetçilerle bir araya gelmesi, bazı kesimlerce “iş birliği değil, teslimiyet” gibi çarpıtılıyor. Bu haksız eleştiriler, Tugay’ın ifadesiyle, “terbiyesizlik” boyutuna ulaşıyor.
Tugay, “Konu benim harcanmamsa, harcanırım. Yeter ki İzmir kazansın,” diyerek kararlılığını ortaya koydu. Bu sözler, bir belediye başkanının asli görevine olan bağlılığını yansıtıyor: Şehrin sorunlarını çözmek. İzmir’in trafik, altyapı, çevre temizliği ve su yönetimi gibi sorunları, sadece CHP’li kadrolarla değil, merkezi hükümetle iş birliği yaparak çözülebilir. AK Parti şu an iktidarda ve İzmir’in projeleri için Bakanlık onayları kritik önemde. Tugay’ın bu gerçeği görerek adım atması, vizyoner bir liderlik örneği.
Bazı medya organları ve sosyal medya kullanıcıları, Tugay’ı “işçi düşmanı” ya da “AK Parti’ye yakın” gibi etiketlerle yıpratmaya çalışıyor. Örneğin, Haziran 2024’teki işçi grevlerinde Tugay’ın işçilere yönelik tutumu eleştirildi. Ancak, Tugay, belediye bütçesinin sınırlı olduğunu ve önceki dönemde yapılan 11-12 bin ek işe alım ile yüksek ücretli sözleşmelerin mali dengeyi bozduğunu belirtti. Bu, sorumsuzluk değil, gerçekçi bir yönetim anlayışı. Aynı şekilde, kentsel dönüşüm projelerinin feshi nedeniyle suç duyurularıyla karşı karşıya kalan Tugay, bu kararların kamu yararını koruma amacı taşıdığını savunuyor.
İzmir’in sorunları, polemikle değil, proje ve iş birliğiyle çözülür. Tugay, Hasanağa Bahçesi’nin yenilenmesi, yangınla mücadele ve çocuk meclisi projeleri, Büyük Kanal 4. Faz, Körfezin temizlenmesi gibi adımlarla kente değer katıyor. Ancak, bu çabalar, siyasi çekişmelerle gölgeleniyor. AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın “İzmir mazeret değil, maharet bekliyor” sözüne katılıyorum, ama bu maharet, sadece Tugay’dan değil, tüm siyasilerden beklenmeli. Merkezi hükümet, DSİ’nin kuyu izinlerini vermezse veya çöp tesisi projelerini engellerse, Tugay nasıl çözüm üretsin?
İzmir halkına sesleniyorum: Cemil Tugay, sizin oylarınızla seçildi ve sizin için çalışıyor. Onun AK Parti’li isimlerle görüşmesi iş birliği için, parti değiştirme niyeti değil, İzmir’in sorunlarını çözme çabası. Sosyal medyada dolaşan #İzmirSkandalı gibi etiketler yerine, #İzmirKazanacak diyerek destek olalım. Tugay’ın dediği gibi, “Şehrin ihtiyaçlarını konuşuyoruz, siyaset değil.”