YAPILAN BU HATALARDAN EN KISA SÜRE İÇERİSİNDE DÖNÜLMESİ VE ANAYASININ KORUDUĞU İLKELERE SAHİP ÇIKILMASI ELZEMDİR.

Papa 14. Leo’nun resmi ziyareti çerçevesinde yaşanan gelişmeleri değerlendiren Ata Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk ERENEROL; diplomatik sınırların aşılmasına ve Lozan Antlaşması’nın açıkça ihlaline yönelik girişimlere dikkat çekti.

Erenerol; “MESELENİN, HRİSTİYAN DÜNYASININ ÖTESİNDE BİR KONU OLDUĞU SU GÖTÜRMEZ BİR GERÇEKTİR.” Diyerek, sözlerini sürdürdü…

Yüce Türk Ulusu;

Türkiye Cumhuriyeti üzerinde kirli siyasal entrikalar döndürülmektedir.

Bu entrikalar bir yandan etnik kimlik siyaseti üzerinden yapılırken, diğer yandan da din Anayasamıza aykırı bir şekilde siyasete entegre edilmektedir.

Papa 14. Leo’nun yaptığı resmi ziyaret diplomasi teamüllerine uygun olsa dahi yapılan açıklamalarda ve belirtilen program içerisinde diplomasi etiğine yakışmayan; Türkiye Cumhuriyeti’nin Lozan Antlaşması ve Anayasa çerçevesinde kabul etmediği ünvanların kullanılması yüzünden masumane karşılanamayacak garabet fiillerle doludur.

Meselenin, Hristiyan dünyasının ötesinde bir konu olduğu su götürmez bir gerçektir. Din özgürlüğü adı altında, on yıllardır devam ettirilen ve terör örgütlerinin elebaşlarının dahi yer aldığı, dinler arası diyalogun son perdesi olduğu Türk Ulusu tarafından anlaşılmalıdır.

BU ZİYARET, İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ YÖNÜNDEN ELEŞTİRİLMEMEKTEDİR…

Bu ziyaret, Lozan’ın ve Anayasamızın güvence altına aldığı ulusal egemenliğimiz ve bölünmez bütünlüğümüzü ortadan kaldırmaya yönelik kurulmuş tehlikeli planlar yüzünden eleştirilmektedir.

Fener Rum Kilisesi’ne ekümeniklik ünvanın verilmeye çalışıldığı bu oyunun sonu Türkiye Cumhuriyeti için tehlike arz etmektedir.

BU KURUM; SİYASET YAPAN BİR İHANET OCAĞIDIR.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından “hıyanet ocağı” olarak adlandırılmış bu kurum, 1821 Mora İsyanı’ndan beri katledilmiş on binlerce Türk’ün kanını ellerinde taşıyarak siyaset yapan bir ihanet ocağıdır.

Kanun ve mahkeme kararlarınca faaliyet alanı belirlenmiş olan Fener Rum Kilisesi, dini görevlerini kötüye kullanarak siyasete alet olmakta ve işlenilen bu suçu uluslar arası arenaya çekinmeden taşımaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti, ulusal egemenliğine ve bölünmez bütünlüğüne karşı atılan bu adımları durdurmakla mükelleftir. Yapılan bu hatalardan en kısa süre içerisinde dönülmesi ve Anayasının koruduğu ilkelere sahip çıkılması elzemdir.