KLASİK TÜRK MUSİKİSİ BİT PAZARINDA SATILAN

“KLASİK TÜRK MUSİKİSİ BİT PAZARINDA SATILAN ESKİMİŞ BİR EŞYA DEĞİLDİR.” Murat Adıtatar “Türk Musikisi üniversitelerde yanlış öğretiliyor. Bir dönem bende öğretmenlik yaptım ve yanlış öğretmişim; özür diliyorum. Ne yazık ki..

KLASİK TÜRK MUSİKİSİ BİT PAZARINDA SATILAN
Yayınlanma: Güncelleme: 155 views

“KLASİK TÜRK MUSİKİSİ BİT PAZARINDA SATILAN ESKİMİŞ BİR EŞYA DEĞİLDİR.”
Murat Adıtatar
“Türk Musikisi üniversitelerde yanlış öğretiliyor.
Bir dönem bende öğretmenlik yaptım ve yanlış öğretmişim; özür diliyorum.
Ne yazık ki bu yanlış devam ediyor.
Mutlaka düzeltilmeli.
Düm, tek, tek anlayışı değişmeli.
Bilimsel metot ile öğretim yapılmalı.”
Bu sözler TRT İzmir Radyosu’nun değerli ses sanatçısı, bestekar, söz yazarı Selim Öztaş’a ait…
Ezberleri bozacak bu açıklamalar Selim Öztaş Musiki Kulübü’nde düzenlenen söyleşide yapıldı.
“Klasik Türk Musikisi bit pazarında satılan eskimiş bir eşya değildir. Öğrenilmeli, Öğretilmeli ve Üretilmelidir” temasıyla düzenlenen söyleşiye bazı TRT ve Devlet Korosu sanatçılarıyla birlikte musikiye gönül vermiş sanatseverler katıldı.
Ufuk açıcı söyleşinin yanı sıra Çınar Tatlı (keman), Muzaffer Aras (kanun), Mehmet İmran Keleş (ud) eşliğinde, Tunca Atlıer, Mine Kök, Filiz Sezgin ve Dilek Güney’den oluşan koro dinlemeye doyulmayacak mini konser sundu.
Katılımcılar ile soru cevap şeklinde geçen toplantıda, Selim Öztaş klasizmin tanımıyla açılışı yaptı.
“Hangi eserler klasik sınıfına girer” sorusuna değişik yanıtlar verildi.
Ardından Acemaşiran makamında çalınan peşrev için “bu eser klasik midir” sorusuna “evet” cevabı verildi, nedenleri sorgulandı.
Aynı soru cevaplar koronun seslendirdiği Acemaşiran, Acemkürdi, Ferahfeza makamındaki eserlerle devam etti.
Sonrasında ise Selim Öztaş klasizmin tanımını yaparak, “toplumlar müzik alanındaki gelişimlerini ses ve zaman üzerinde ilerleyerek sürdürmüşlerdir. Örneğin Batı’da ses üzerinde oynayarak gelişme olmuştur; çok seslilik ortaya çıkmıştır. Türk Musikisinde ise zaman üzerinde oynayarak ilerleme gerçekleşmiştir. Batıda dikey, bizde ise yatay genişleme olmuştur.” dedi.
Selim Öztaş’ın vurguladığı diğer konular şöyle özetlenebilir:
– Musiki sanatının üç ana özelliği var. 1- Ses (Makamat), 2- Zaman (Usulat), 3- Söz (Edebiyat)
– Musikimiz zaman üzerine oturtulduğuna göre usul kavramı çok önemli. Çünkü sanatımızın klasizmini yapılandıran esas olgu usuldür.
– Türk Musikisi, klasizmini zaman faktörü üzerinde çeşitlilik yaratarak, mertebeyi büyüterek algıda gelişim sağlamak suretiyle gerçekleştirmiştir.
– Eski dönemlerde bilimsel bir temele dayandırılmayan usul konusu düm tek tek şeklindeki vuruşlarla yapılandırılmaya çalışılmıştır. Ancak bu metot günümüzün bilimsel koşullarında açıklanması ve uygulanması zor olan, gerçekte uygulanmayan bir yöntem olarak okullarda anlatılmaya devam etmektedir.
– Örnek üzerinden açıklayalım. Fahte, Türk musikisinde yirmi zamanlı olarak kullanılmış bir usuldür. Fahte, Farsça “güvercin”e verilen isimdir. Söz konusu müzik olunca kullanılan sembolün güvercin olmasi yanlıştır. Bir güvercin cinsi olan kumrunun ötüşü beş zamanlıdır. Bu sebeple fahte usulü yirmi değil, beş zamanlıdır. Eskiler usullere sembolik isimler verip anlatmayı tercih etmişler ki, bu şekilde daha kolay anlatım sağlanabilmiştir.
– Mesela bir başka bir kodlama Çember usulü ile ilgili…
Çember 24 zamanlı olarak tarif edilegelmiştir. Bu yanlış bir anlatımıdır. Neden çember usulü denmiştir?
Matematikte çemberin alan ve çevre hesabını hatırlayalım. Alanı “ πr2” çevresi ise “ π 2 r” olarak hesaplanır. İşte buradan yola çıkarsak çemberin çevresini “π2r” birimi sembolize eder. ” r” çemberde de yarıçapı ifade eder. Usulün mertebesi olan birimi anlatır. Burada ilginç olan, pi sayısının 3,146… değeri, sözü edilen yıllarda sadece 3 olarak bilinirdi. (Bugün de yaklaşık 3 olarak hesaplanır) Buradan yola çıkarak 3 x 2 birim düşünüldüğünde 6 birim yapar. Yani bir usul içerisinde altı birim vardır. İşte çember usulünün matematiksel hesabı ve sembolize edilişi…
Diğer bütün usuller de böyle sembolik ya da sayısal isimlerle izah edilmiştir. Ama maalesef ki yüzyıllar içinde bunlar unutulmuş, saçma sapan anlatımlar ortaya çıkmıştır. İşin aslı unutulmuştur.
– Usul, ölçü içerisindeki düzümlerin yapısıdır. Her harfi vuruş olarak alırsak, heceler düzümleri, kelimeler ölçüsel usulü, cümleler ise cümlesel usulü ifade eder. Bilindiği gibi bir eser veya bir bölüm içerisinde en küçük birim vuruştur. Vuruşlar düzümleri, düzümler ölçüsel usulleri, ölçüsel usuller cümlesel usulleri yapılandırır. Aynı dil bilgisindeki “harf, hece, kelime, cümle “ yapılanması gibi…
– Bugüne kadar vuruşlar kuvvet ile anlatılıyordu. Peki bu kuvvetin birimi nedir? Maalesef tanımı yok. Tanımı olmayan kuvvet nasıl açıklanabilir? Açıklanamıyor zaten.
– Bu sebeple eğitim sistemimizde ve icra kurumlarında konu en ince ayrıntısına kadar anlaşılmalı ve anlatılmalıdır.
– Türk Musikisi Klasizmi bestekar Lemi Atlı öncesine dayandırılıyordu Kültür Bakanlığı nezdinde. Günümüzde klasik tarzda eserler üretilemez mi?
Kesinlikle üretilir ve üretilmelidir. Az da olsa üretiliyor. Bu sanatın devamlılığı için mutlaka yapılmalıdır.
TÜRK MUSİKİSİ BİT PAZARINDA SATILAN ESKİMİŞ BİR EŞYA DEĞİLDİR.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.